Heybeliada Sanatoryumu'nun 1924 yılında kurulması, 20. yüzyılın başlarında Türkiye'de halk sağlığını ciddi biçimde tehdit eden veremle mücadelenin en önemli adımlarından biridir. Rebii Gorbon tarafından tasarlanan Dr. Tevfik İsmail Gökçe Köşkü, 1946 yılında sanatoryum kompleksinin bir uzantısı olarak inşa edilmiş ve 2005 yılında kapatılmıştır. Tüberküloz tedavisi için özelleşmiş modern bir sağlık tesisi olan pavyon, form, cephe elemanları ve mekânsal düzenlemeler açısından özgünlüğünü korumaktadır. Fiziksel bağlamla ilişkisi ise modern yaklaşımlar içeriyor. Özgün işlevi ve döneminin modernist özelliklerini yansıtan cepheleri göz önüne alındığında yapı, modern bir mimari mirası örneklemektedir. Ayrıca, 20. yüzyılın önemli bir bulaşıcı hastalığının İstanbul'da tedavi edilmesini sağlayan karakteristik bir yapı tipinin erken bir örneği olarak tarihsel ve toplumsal bir öneme sahiptir.
Türkiye'de yeterince korunamayan pek çok modern yapı gibi Dr. Tevfik İsmail Gökçe Köşkü de tehdit altında. Aralık 2018'de kültür mirası olarak tescil edilmesine rağmen, terk edilme riski ve satış/devir işlemlerinin yarattığı belirsizlikler nedeniyle mevcut durumu müdahale gerektirmektedir. Bu bağlamda, yapının ve sanatoryum kompleksinin doğal, tarihi, sosyal ve mimari değerleri açısından nitelikli kamusal alanlar haline gelme potansiyelleri konusunda farkındalık yaratılması önem taşımaktadır.
Abstract
The establishment of Heybeliada Sanatorium in 1924 is one of the most significant steps in the fight against tuberculosis which was a serious threat to public health in the early 20th century in Turkey. Designed by Rebii Gorbon, Dr. Tevfik İsmail Gökçe Pavilion was constructed in 1946 as an extension to the sanatorium complex and was closed in 2005. The pavilion, which was a modern health facility specialized for tuberculosis treatment, preserves its authenticity in terms of the form, facade elements, and spatial arrangements. Its relationship with the physical context includes modern approaches. Considering its original function and facades, which reflect the modernist characteristics of its period, the building exemplifies a modern architectural heritage. It also has a historical and social significance as an early example of a characteristic building type that offers treatment for a critical infectious disease of the 20th century in Istanbul.
Just like many other modern buildings in Turkey that are not adequately preserved, Dr. Tevfik İsmail Gökçe Pavilion is also under threat. Although it was registered as a cultural heritage in December 2018, its current condition requires intervention due to the risk of being abandoned and the uncertainties caused by the sale/transfer transactions. In this context, it is important to raise awareness of the potentials of the building and the sanatorium complex to become qualified public spaces in terms of their natural, historical, social and architectural values.