Bu çalışma, Turabdin bölgesindeki üç Süryani kırsal yerleşimi -Anıtlı (Hah), Haberli (Basıbrin) ve Dereiçi (Kıllıt)- kültürel peyzaj bağlamında karşılaştırmalı olarak ele almaktadır. Anıtlı köyü, tarihsel süreklilik taşıyan yapısı ve hâlen yaşayan Süryani nüfusuyla kültürel peyzajın dönüşümüne dair derinlemesine bir analiz için merkezî bir örnek olarak değerlendirilmiştir. Haberli ve Dereiçi köyleri ise, Anıtlı ile benzer tarihsel ve kültürel kökenlere sahip olmalarına karşın, farklı demografik yapılar ve koruma statüleriyle karşılaştırmalı analiz modelini destekleyen örneklerdir. Çalışmada, her üç yerleşimin mimari, sosyo-kültürel ve çevresel özellikleri kültürel peyzaj bütünlüğü çerçevesinde değerlendirilmiş; koruma tehditleri, kullanım sürekliliği ve yapılaşma baskıları açısından benzerlik ve farklılıkları ortaya konmuştur. Elde edilen bulgular, kırsal kültürel peyzajların korunmasında bağlama özgü, çok katmanlı ve katılımcı stratejilerin geliştirilmesinin gerekliliğine işaret etmektedir. Bu yaklaşım, kültürel mirasın somut ve somut olmayan bileşenlerinin sürdürülebilir biçimde korunmasını hedeflemektedir.
Abstract
This study undertakes a comparative analysis of three Syriac rural settlements in the Tur Abdin region—Anıtlı (Hah), Haberli (Basıbrin), and Dereiçi (Kıllıt)—within the framework of cultural landscape. Anıtlı village, characterized by its historical continuity and the presence of an active Syriac community, has been selected as the primary case study for an in-depth examination of cultural landscape transformation. Haberli and Dereiçi, while sharing similar historical and cultural origins with Anıtlı, present divergent demographic structures and heritage protection statuses, thereby serving as complementary cases within the comparative model. The study evaluates the architectural, socio-cultural, and environmental characteristics of each settlement in relation to their cultural landscape integrity and identifies similarities and differences with respect to conservation threats, continuity of use, and development pressures. The findings underscore the necessity of developing context-specific, multilayered, and participatory strategies for the preservation of rural cultural landscapes. This approach aims to ensure the sustainable safeguarding of both tangible and intangible components of cultural heritage.