Kültürel miras, insanların nesneler, mekanlar ve kültürel uygulamalarla etkileşimi yoluyla oluşur. Kültürel miras, tekil ve evrensel bir kavram olmak yerine, farklı gruplar için çeşitli anlamlar ve değerler içeren çoğul ve bazen tartışmalı bir kavram olarak ortaya çıkmaktadır. Kültürel mirasın bu çoğulcu doğası, insanların ona yüklediği teknik, siyasi veya ekonomik anlamlardan kimlik veya aidiyete kadar uzanan çeşitli çağrışımları ve anlamları kapsar. Bu çeşitli grupların - özellikle de siyasi olarak yeterince temsil edilmeyen grupların ve yerli toplulukların - talepleri, kültürel miras haklarının insan hakları kapsamında tanınmasına yol açmıştır. Kültürel miras hakları, mirasa erişim, kullanım, koruma ve yönetim süreçlerinde söz sahibi olmayı içerir. Kültürel miras haklarının kapsamı nispeten açık olsa da, hangi grupların hangi kültürel mirastan yararlanabileceği sorusu hala tartışmalıdır. Bu makale, kültürel mirasa insan hakları temelli bir yaklaşımın gelişimini incelemeyi amaçlamaktadır. Uluslararası doktrinel metinleri ve mahkeme kararlarını ana hatlarıyla ele alan makale, kültürel mirasa yönelik insan hakları temelli yaklaşımların kapsayıcı ve demokratik bir gelecek için ne gibi sonuçlar doğurabileceğini tartışıyor.
Abstract
Cultural heritage is formed through the interaction of people with objects, places and cultural practices. Instead of being a singular and universal concept, cultural heritage emerges as a plural and sometimes contested concept with various meanings and values for different groups. This pluralist nature of cultural heritage encompasses various associations and meanings that people attribute to it, ranging from technical, political or economic to identity or belonging. The demands of these various groups – particularly politically underrepresented groups and indigenous communities – have led to the recognition of cultural heritage rights within the scope of human rights. The rights to cultural heritage include having a voice in the processes of access, use, conservation, and management of heritage. Even though the scope of cultural heritage rights is relatively clear, the question of which groups can benefit from which cultural heritage is still controversial. This article aims to examine the development of a human rights-based approach to cultural heritage. By outlining international doctrinal texts and court rulings, the article discusses the implications of human-rights based approaches to cultural heritage as the basis for an inclusive and democratic future.